Kaygı daha önce de bahsettiğimiz gibi olağan bir duygudur ve koruyucu bir mekanizmadır. Tehlike anında kaygı devreye girer kendimizi korumamızı sağlar. Ancak bazen ihtiyacımız olmadığı zamanlarda veya gereğinden fazla düzeyde kaygı meydana gelebilmektedir.
Bu gibi durumlarda bu duygunun fark edilmesi, değerlendirilmesi ve baş etme mekanizmaları sayesinde üstesinden gelinmesi olumsuz sonuçların oluşmasını engelleyecektir.
- Kaygı oluşturan durumun değerlendirilmesi; bu olay/durum karşısındaki tutum, inanç ve beklentilerimizi kapsar.
- Olayın sizin için anlamı ve sizin olay ile ilgili düşünceleriniz duygusal ve fiziksel yanıtlarınızı ve böylelikle davranışlarınızı etkiler.
Bu düşünce ve duygular sizin düşünce ve duygularınızdır, onları kontrol edebilirsiniz. Öncelikle olayların siyah ya da beyaz olmayıp gri renkte olduğunu bilerek işe başlamalıyız, ama elbette öncelikle yaşadığımız kaygı duygusunu fark edip tanımlamalıyız.
- Kaygı duygusunun tanımlanması: Çocuk ve gençler için ilk olarak bu duygunun tanımlanması, normal bir duygu olduğu ve bizleri koruyan, olumlu işlevleri olan bir duygu olduğunun anlatılması önemlidir. Çünkü çoğu zaman kaygı duygusunun kendisi de ayrıca bir kaygı kaynağı olabilmektedir. Kaygı duygusunu, hangi durumlarda nasıl şekilde yaşandığını, çocuğunuzun yaşına göre resim çizerek veya yazı yazarak, oyun haline getirerek anlatma yollarını seçebilirsiniz.
- Kaygı ile ilgili düşüncelerin düzenlenmesi: Kaygılı olunduğunda beynimiz abartılmış veya çarpıtılmış düşünceler üretebilmektedir. Örneğin; “bugün okulda kimse benimle konuşmayacak, bir daha asla mutlu olamayacağım, bugün ödevimi evde unuttuğum için öğretmen ve ailem bir daha bana hiç güvenmeyecek, sınavda başarısız olacağım, …” gibi düşünceler kaygılandığımızda aklımıza gelebilen bu düşüncelerin belirlenmesi ve yerine doğru düşüncelerin oluşturulması gereklidir. Öncelikle olayların siyah ya da beyaz olmayıp gri renkte olduğunu bilerek işe başlamalıyız. Esnek olmayan ve ya hep ya hiç tarzındaki düşünme biçimimiz duygularımızı etkilemektedir. Geleceğe yönelik oluşan olumsuz düşünce yapılarını düzenlemede, şu ana odaklanma ve (mindfulness temelli) farkındalık egzersizlerinden yararlanılabilir.
- Kaçınma ve erteleme davranışlarını önlemek: Kaçınma ve erteleme davranışlarının o anki kaygıyı yatıştırsa da uzun vadede olumsuz etkilediği bilinmektedir. Böyle bir durum ile karşılaştığımızda görevin uygulamasını çocuk veya genç için daha kolay hale getirmek, örneğin; küçük küçük aşamalı olarak yapılmasını planlanmak faydalı olabilir. Ancak buna çocuk için en kolay ve en az stres yaratan olay ile başlamak ve bir psikiyatrist eşliğinde yönetmek önerilir.
- Olumsuz davranışlar ve olumlu davranışlar için pekiştireçler belirlemek: Kaygı ile oluşan olumsuz davranışta görmezden gelmek, negatif veya pozitif yorumda bulunmamak (böyle yapmamalısın çünkü... gibi negatif yorum da davranışı pekiştirmemize yol açabilir), olumlu davranışlarda övgüler ile yüreklendirmek ve takdir etmek, istenmeyen davranışın kesilmesi ve istenen davranışın pekiştirilmesine katkıda bulunur.
- Nefes ve Gevşeme Egzersizleri: Çocuk ve genç ile birlikte nefes ve gevşeme egzersizleri çalışılarak, ihtiyaç duyduğu zamanlarda tek başına yapabilmesinin sağlanması (yaş ve gelişim düzeyine göre aile ile birlikte yapılması da planlanabilir) önerilebilir. Bu egzersizlerin bir psikiyatrist ya da psikolog eşliğinde öğrenilmesi önerilir.
- Fiziksel aktivite: Aşırı uyarılmaya bağlı oluşan gerginlik- huzursuzluk gibi bedensel belirtilerin azaltılmasında fiziksel egzersizlerin başarılı olduğu gösterilmiştir. Çocuğunuzun düzenli spor aktivitesi yapmasının pek çok konuda yarar sağladığı gibi kaygı ile baş etmede faydalı olacaktır.
- Uyku ve beslenme düzeninin planlanması: Yaş ve gelişim düzeyine göre gerekli uyku süreleri tanımlanmıştır. Düzensiz veya gereğinden az uykunun bireyin zihinsel fonksiyonlarda (dikkat, öğrenme gibi) bozulmaya yol açabildiği bilinmektedir. Sağlıklı ve dengeli beslenme de uyku düzeni kadar önemli bir yer kaplamaktadır.
- Profesyonel destek almak: Kaygı ile baş etmede çaba gösterilse de bazen kaygının devam ettiği, şiddetlendiği veya yaşam üzerinde olumsuz etkilerinin oluştuğu durumlar yaşanabilmektedir. Bu gibi durumlarda Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanından destek almak aileler, çocuk ve gençler için faydalı olacaktır.
Kaygılı çocuğun ebeveynlerinin daha çok koruyucu, kontrol edici, müdahaleci, eleştirel ve mükemmeliyetçi tutumlarının olduğu bildirilmektedir.
Anne-babaların kendilerini bu tutumlar yönünden gözden geçirmeleri önerilmektedir.
Unutmayalım ki kendimiz sakin olmadan çocuğumuzu sakinleştiremeyiz.