Bebek ve Çocuklarda görülen yeme bozukluklarında aileye yönelik öneriler:
- Yemek yenilen ortamın hep aynı olmasına dikkat edin (yemek masası, yemek sandalyesi).
- Bütün öğünleri 3-4 saat aralıklarla düzenleyin ve atıştırmalıkları kaldırın.
- Televizyon, cep telefonu, tablet gibi dikkat dağıtıcı nesneleri yemek sırasında uzaklaştırın.
- Öğünlerin süresini 15-25 dakika arasında tutun.
- Sıvıları öğün öncesinde değil öğün sonrasında alması için çocuğunuzu teşvik edin.
- Yemek saatinde sakin ve neşeli bir ortam oluşturmak için özen gösterin, çatışmadan ve tartışmadan kaçının.
- Yemek sırasında oluşacak dağınıklık karşısında rahat olun.
- Çocuğunuza uygun yiyecekleri, uygun miktarlarda sunun.
- Yeni veya sevmediği besinleri az miktarda ama sık şekilde önerin.
- Çocuğun kendi kendine yemesini teşvik edin. Bir yaşından sonra biberonu kesin ve çatal-kaşık kullanmaya başlayın.
- Çocuk yemeği sonlandırdığında zorla yedirmeye çalışmayın, yemek yemeyi bir güç savaşına döndürmeyin.
- Her çocuğun farklı bir mizaç yapısı olduğunu unutmayın, çocuğunuzu tanımaya çalışın.
- Kendinizdeki ruhsal yakınmalara ve varsa tedavisine açık olun, bakım veren kişinin psikiyatrik yakınma ve hastalıklarının çocuğun ruhsal yapısına etkili olabileceğini, iştah ve yemesinde sorun yaratabileceğini bilin.
- Çocuğunuzdaki yeme ve beslenme sorunlarının bir başka psikiyatrik hastalığın (otizm, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gibi) erken ve tek fark edilebilen belirtisi olabileceğini bilin ve bir çocuk ve ergen psikiyatrisi hekimine danışmaktan çekinmeyin.
Ergenlerde görülen Beslenme ve Yeme Bozukluklarında Aileye Yönelik Öneriler:
- Ebeveynlerin yeme bozukluğu belirtilerini anlaması ve doğru yönlendirmeyi erken dönemde yapması hastalığın tedavisi için en önemli unsurdur. Yeme bozuklukları hakkında çocuk ve ergen psikiyatrisi hekiminizle görüşün ve doğru kaynaklardan bilgilenin.
- Yeme bozukluklarında tedavi zor ve uzun bir süreçtir. Çocuğunuzun uygun yeme davranışı geliştirmesinde ve sürdürmesinde, yaşına ve gelişimine göre ideal kilo aralığına gelmesinde en önemli destek aile üyeleridir. Çocuğunuzun destek bulabileceği, hislerini ve düşüncelerini paylaşabileceği bir ortam yaratmaya çalışın.
- Sürekli yemek ve kilo hakkında konuşmayın. Çocuğunuza bedeni kilosu ve yeme davranışı dışında üzerinde düşünebileceği ve duygularını paylaşabileceği alanlar yaratın.
- Çocuğunuza sürekli ne yediğini, ne kadar kilo alıp verdiğini sormayın.
- Anoreksiya nervosa tanısı olan birine ‘seni iyi gördüm, yüzüne renk gelmiş’ ya da ‘kilo aldığından beri sağlıklı görünüyorsun’ demek, o kişi tarafından kilo aldığının göstergesi olarak sayılabilir; kilo ve dış görünüş dışındaki konularda iletişimi sürdürün.
- Çocuğunuzun yaşadığı zorluklara odaklanın ve onu dinleyin.
- Çocuğunuzun kendi yeme düzeni üzerinde kontrol sağlaması için onu yüreklendirin.
- Çocuğunuzu takip eden hekimler tarafından uygun görülen ilaçların düzenli kullanımını sağlayın. Çocuğunuzun yeme düzenine sadık kalmasına yardımcı olun.
- Çocuğunuzun her hafta belirli bir zamanda tartılmasını onun dışında kilosunu kontrol etmemesini sağlayın.
Beslenme ve Yeme Bozuklukları Hakkında Çocuk ve Gençlerle Çalışan Diyetisyenlere Öneriler
Bilindiği üzere yeme bozuklukları özellikle başlangıç döneminde diyet yapma davranışı ile karakterizedir. Geçmişte fazla kilo sorunu olmak, uzun süreli diyet yapmak yeme bozukluğu geliştirme açısından risk faktörüdür.
Diyetisyenler yeme bozukluklarının erken tanısı ve yönlendirilmesi açısından toplumda kilit bir noktada durmaktadırlar. Diyetisyenlerin yeme bozuklukları belirtilerini bilmeleri ve bu kişileri saptamaları gerekmektedir.
Yeme bozuklukları tanısının geniş bir yelpazede dağılım gösterdiği, bazen birbirleri arasında tanı geçişleri olabildiği, çocukluk çağındaki yeme sorunlarının, ergenlikteki yeme sorunları ve yeme bozuklukları için risk faktörü teşkil ettiği ve yeme bozukluklarının başka psikiyatrik hastalıklarla birlikte görülebildiği bilinmelidir.
Diyetisyenler:- Zayıf veya ideal kiloda olmasına rağmen hala sıkı diyet uygulamaya devam eden,
- Besin maddelerini iyi-kötü, sağlıklı-zararlı olarak ayıran ve bazı besinleri “asla” yemeyen,
- Kilo vermek için kusan ya da kilo verdirici ilaç kullanan ya da çok ağır egzersiz yapan,
- Sosyal ortamlarda yemek yemek istemediğini ifade eden,
- Duygu durumu kilosu veya bedeni ile ilgili algısı tarafından doğrudan şekillenen,
- Çok erken yaşta çok sıkı diyet yapan,
- Uzun süreli ve sık diyetler yapan,
- Çok hızlı kilo veren ya da tam tersi, diyet listesine uyduğunu söylediği halde kilo almaya devam eden,
- Yeme davranışı üzerine çok sık düşündüğünü söyleyen kişilerde yeme bozukluğu açısından şüphelenmeli ve bu kişileri çocuk ve ergen psikiyatrisi hekimlerine yönlendirmelilerdir.
- Yeme sorunları olan bir çocuk veya gencin çocuk ve ergen psikiyatrisi hekimi ile ortak izlemi hem beslenme düzenini oluşturma açısından diyetisyen için kolaylaştırıcı hem de danışan çocuğun ve gencin olası eşlik eden tanılarının erken dönemde tedavisi için yardımcı olacaktır.