Anksiyete (Kaygı) nedir?
Anksiyete, daha sık bildiğimiz adıyla kaygı; beynimiz tarafından tehlike olarak algılanan uyaranlara karşı gelişen bir tepkidir.
Zihinsel, bedensel ve duygusal belirtilerden meydana gelir.
Uyumsal ve koruyucu işlevleri de olan kaygı, her yaşta bireyler tarafından deneyimlenen olağan bir duygudur.
Optimal düzeydeki kaygı gelişim sürecine uyumlu niteliktedir ve günlük sorunlarla baş edilmesi, tehlike anında hızlı karar verilmesi gibi yollarla bizleri olumlu yönde etkiler, büyüme ve olgunlaşmayı sağlar.
Yaşanan kaygının olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirilmesi, bireyin kaygı yaratan olayı nasıl algıladığına ve onunla nasıl başa çıktığına bağlıdır.
Bunu daha ayrıntılı olarak inceleyecek olursak;
Kaygıyı oluşturan durumun değerlendirilmesini kişinin mizacı, inançları, tutum ve beklentileri belirler. Bu değerlendirme sonucunda ise kaygılı, öfkeli, korkulu olma gibi nasıl hissedeceğimiz veya üstüne gitme, kaçınma gibi nasıl davranacağımız belirlenmiş olur. Özetle; başımıza gelecek bir olaylar kontrolümüz dışında olsa da; yaşayacağımız duyguları ve davranışlarımızı kontrol etmek bizim elimizdedir.
Çocuk ve gençlerde yaş ve gelişim dönemlerine göre farklı alanlarda kaygı deneyimlenir. Yaşa özgü gelişim özellikleri göz önünde bulundurularak normal- patolojik kaygı ayrımı, kaygı bozukluğu değerlendirmesi yapılması gerekir.
Örneğin erken çocukluk döneminde yaşanan ayrılık kaygısı veya yabancı kaygısı normal gelişimsel sürecin bir parçasıyken, bunun ilerleyen yaşlarda olması bireyin akademik, sosyal işlevselliğini bozan bir problem halini alır.
Eğer;
- Mevcut endişe yaşa uygun değilse,
- Yaşa uygun korkular eğer aşırı düzeyde ise,
- İşlevsellikte bozulma veya yoğun öznel sıkıntıya neden oluyorsa;
çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanından profesyonel yardım almak önerilir.
Kaygı Bozuklukları Nelerdir?
Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından 2013 yılında yayınlanan DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı-5) ‘e göre aşağıdaki tanı alt grupları yer almaktadır;
- Ayrılma kaygısı bozukluğu: Çocuk veya ergenin bağlanma figüründen ayrılma veya ayrılmayı düşünme durumunda günlük aktivitelerini ve gelişimini etkileyecek seviyede kaygı duyması olarak tanımlanır.
- Seçici konuşmazlık: Konuşma becerisinin gelişmiş olduğu, kendini ifade edebildiği halde belirli ortam veya kişilerin yanında konuşmama/ konuşamama ile karakterizedir.
- Özgül fobi: Herhangi bir nesne, olgu veya duruma karşı ortaya çıkan, kişinin yaşam kalitesini bozan, yoğun ve süreğen korku duyma halidir.
- Toplumsal kaygı bozukluğu (sosyal fobi): Başka insanlar tarafından değerlendirileceği bir veya birden çok toplumsal durumda (tanımadığı insanlar önünde konuşma, kalabalık içerisinde yemek yeme gibi ) belirgin korku-kaygı duyma hali ve bu ortamlardan kaçınma ile kendini gösterir.
- Panik bozukluk: Yineleyen ve beklenmedik ortaya çıkan, kısa sürede yüksek seviyeye ulaşan yoğun korku veya içsel sıkıntı hissi içeren ataklar ile karakterizedir. Atakların olmadığı dönemlerde, atak olma ihtimaline karşı kaygı duyulması ve yaşam kalitesinde bozulma eşlik etmektedir.
- Agorafobi: Belirli ortamlarda ortaya çıkan, o ortamdan çıkamayacağı-kaçamayacağına dair düşünceler, utanç duyulacak duruma düşecekmiş gibi hissetme, o alana sıkışmışlık hissi, panik hali gibi belirtiler ve bu belirtilerin varlığında yardım alamayacağı düşüncesini içerir. Bu nedenlerden dolayı bu ortamlardan korkma- kaçınma davranışları eşlik eder.
- Yaygın kaygı bozukluğu: Günlük olay ve etkinlikler ile ilgili sürekli ve yoğun olumsuz beklentiler ve endişeli ruh hali olarak tanımlanır.
Kaygı Bozuklukları Neden Önemlidir?
- Kaygı bozuklukları erken başlangıçlı olup süreç içerisinde bireyin sosyal hayatını ve akademik başarısını etkiler, yaşam kalitesinde bozulmalara yol açar.
- Kaygı bozuklukları tedavi edilmediği takdirde kronikleşmeye meyillidir. Erişkinlik döneminde majör depresif bozukluk, alkol ve madde kullanım bozukluğu gibi başka psikiyatrik hastalıkların görülme riskini arttırdığı gösterilmiştir.