FİZİKSEL AKTİVİTENİN ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI ÜZERİNE ETKİSİ

  • Fiziksel aktivite eksikliği, depresyon, anksiyete ve düşük özsaygı gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Aktivite yapamama, sosyal izolasyon ve düşük yaşam kalitesi ile ilişkilidir.

  • Fiziksel aktivite eksikliği, konsantrasyon eksikliği, hafıza sorunları ve düşük akademik performans ile ilişkilidir.

  • Aktivite yapamayan çocuklar, arkadaşlarıyla etkileşim kurma fırsatını kaçırabilir ve sosyal becerilerini geliştiremeyebilir.

  • Bu nedenle, çocukların ve ergenlerin düzenli fiziksel aktivite yapmaları, hem fiziksel hem de ruhsal sağlıkları için önemlidir.

Genel Bilgiler

Çocukluk çağı, fiziksel, sosyal ve bilişsel açıdan belirgin gelişmelerin olduğu bir dönemdir. Aynı zamanda da ruhsal hastalıkların ilk ortaya çıktığı dönemdir. Çocukluk çağında görülen psikiyatrik bozukluklar, hem sosyal ve akademik uyumu bozarak hem de gelişimsel kazanımları ketleyerek normal gelişimi etkilemektedir. Dünya çapında yapılan araştırmalarda, çocukluk çağı psikiyatrik bozukluklarının sıklığı %13 (10-20%) olarak bildirilmektedir.

Depresyon, kaygı bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, teknoloji bağımlılığı, öz-kıyım, kendine zarar verici davranışlar ve yeme bozuklukları çocuk ve gençleri etkileyen durumlardan bazılarıdır.

Ruhsal hastalıkların yönetiminde farklı tedavi biçimlerinin etkinliği, güvenliği ve maliyetine ilişkin artan endişeler, diğer uygulanabilir seçeneklerin araştırılmasına yol açmıştır.

Geniş bir yelpazedeki ruh sağlığı sorunlarına yönelik etkili, güvenli, ucuz ve geniş çapta erişilebilir ek yöntemlere dair ilginin arttığı görülmektedir. Mevcut seçenekler arasında fiziksel aktivitenin, halihazırda geniş bir kanıt tabanına sahip olması, olumsuz yan etkilerin sanal olarak bulunmaması, minimum maliyet, sınırsız küresel erişilebilirlik ve metabolik ve kardiyovasküler sağlık üzerinde olanlar da dahil olmak üzere çok çeşitli ikincil faydalar nedeniyle üstün bir konumda olduğu belirtilmektedir (Phillips, Kiernan ve King, 2003).

Fiziksel etkinliğin, beden ve ruh sağlığına olumlu etkileri uzun zamandır bilinmekte ve eski çağlardan beri zindelik, bedensel ve ruhsal esenlik için aktif bir yaşam tarzının önemi vurgulanmaktadır.

Fiziksel Aktivite Nedir?

Günlük yaşam içerisinde, iskelet kasları kullanılarak yapılan ve enerji harcanmasını gerektiren her hareket fiziksel aktivite olarak tanımlanır.

Egzersiz (Düzenli Fiziksel Aktivite): Fiziksel uygunluğun bir veya daha fazla bileşeninin korunmasını veya geliştirilmesini amaçlayan düzenli, planlanmış ve tekrarlı fiziksel aktivitelerdir.

Egzersiz (Spor): Belirli kurallar içerisinde yapılan, genellikle yarışma amacı taşıyan; lisanslı, amatör ve profesyonel sporcuların gerçekleştirdiği aktivite türüdür.

Diğer yandan semt sahalarında oynanan basketbol, futbol gibi aktiviteler de günlük yaşamımızda spor olarak yerleşmiştir. Bu kapsamda oyun oynamak, ev işleri, bahçe işleri, yürümek, merdiven inip çıkmak, yemek yemek, banyo yapmak gibi günlük yaşamımızı sürdürmek için yapılan etkinliklerin yanı sıra, egzersiz ve spor da fiziksel aktivitedir. (TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014).

Ülkemizdeki Durum

Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’na göre 6-11 yaş grubu çocuklarımızın %58.4’ü düzenli olarak egzersiz yapmamaktadır. Bu yaş grubunda TV, bilgisayar, İnternet, ev ödevi, ders çalışma için hareketsiz geçirilen ortalama süre 6 saattir.

Fiziksel aktivite alışkanlığı düzenli bir program hâline getirilemediği takdirde, belirli bir süre aktivite ile düzenlenen vücut sistemleri, aktivitenin bırakılmasının ardından, oluşan yararlı etkilerini hızla kaybetmeye başlar.

Fiziksel aktivite; - Düzenli olmalı, - Devamlı olmalı ve - Uygun yoğunluk ve sürede gerçekleşmelidir (TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014).

Son yıllarda egzersiz ve fiziksel aktiviteyi ruh sağlığı alanında yaygın klinik uygulamaya yaklaştıracak bazı önemli adımlar atılmıştır. Örneğin, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan Majör Depresif Bozukluğu Olan Hastaların Tedavisine İlişkin Uygulama Kılavuzu'nun üçüncü baskısında (Gelenberg et al., 2010), egzersizin rolüne ilişkin olarak aşağıdaki ifadeler yer almaktadır:

Motor Gelişimde Fiziksel Aktivitenin Rolü

Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde motor, bilişsel ve sosyal gelişim alanlarında temel beceriler gelişmektedir (Zimmer 2007). Bir çocuğun becerilerinin gelişimi ve yerine getirilmesi, nörolojik maturasyona, temel duyusal sistemlerden gelen bilginin uygun bir şekilde işlenmesine ve uygun fiziksel, motor yanıtların oluşturulmasına bağlıdır.

Gelen duyusal bilgiler, uygun motor ve mental yanıtlar oluşturmak üzere beynin uygun motor ve bütünleştirici alanlarına yönlendirilip işlenir. Bilginin karşılaştırılması, ilişkilendirilmesi ve bütünleştirilmesi deneyimler ve amaçlı faaliyetler yoluyla olur. Yani nörolojik maturasyon genetik ve epigenetik/ çevresel faktörlerden etkilenmektedir.

Bebek ve çocuklar, hareket ederek dünya ile temas kurar, iletişime geçer ve dünyayı tanımaya çalışır. Vücut da özellikle de bebeklik ve çocukluk döneminde hareket ederek gelişir (Rüstem O, 2019). Çocuklarda motor gelişim ile birlikte zamansal ve mekânsal ortamların keşfi başlar, böylece kendilerine ait deneyimler edinerek etkileşime girerler (Orhan, 2019; Ünveren Y 2021).

Beyin ve öğrenme araştırmaları veya spor ve sağlık araştırmaları gibi pek çok araştırma dalları düşünme ve algılama performans gelişiminin hareket etme ile yakından ilişkili olduğunu göstermektedir (Baier, 2004; Grössing, 1993; Kempf, 2005; Zimmer, 2004; aktr. Frey ve Mengelkamp, 2007). Beynin organize olma ve hareketi kontrol etmeye evrilmesiyle birlikte de bilişin oluştuğu ileri sürülmektedir. Harekete başlarken birey, davranışın sonucunu tahmin etme ve yordamaya başlamaktadır (Uran P, 2015).

Doğal büyüme sürecinin yanında, hareket etme deneyimlerinde başarılı olundukça kendine güven duygusu gelişir ve hareket çeşitliliği artar. Çocuk, hareket ederek birine muhtaç, bağımlı ve pasif durumdan becerikli, aktif, meraklı ve araştırmacı bir yapıya dönüşür, çevresini keşfeder ve kendi kişiliğini oluşturur (Rüstem O, 2019).

Egzersiz ve fiziksel aktivitenin motor performans ve motor öğrenme süreçleri üzerindeki etkilerini inceleyen çalışmalar egzersizin motor gelişimde umut verici olduğunu düşündürmektedir (Roig, Skriver, Lundbye-Jensen, Kiens ve Nielsen, 2012).

Bilişsel Gelişimde Fiziksel Aktivitenin Rolü

Bilim, eğitim ve halk sağlığı toplulukları, yaşam boyu bilişsel ve beyin fonksiyonlarını iyileştirebilecek yaklaşımların araştırılmasına büyük ilgi göstermektedir. Bilişsel sağlık ve beyin sağlığındaki gelişmeler, yaşam kalitesini, eğitim ve kariyer fırsatlarını ve karar verme yeteneklerini şekillendirmede derin sonuçlar doğurabilir. İskelet kasları tarafından üretilen bedensel hareket olarak tanımlanan ve enerji harcanmasıyla sonuçlanan fiziksel aktivite, yaşam boyu bilişsel işlevi olumlu yönde etkilemek ve yaşa bağlı bilişsel gerileme riskini azaltmak için en umut verici yöntemlerden biri olarak ortaya çıkmıştır (Caspersen et al., 1985).

Fiziksel aktivite, bebek, çocuk ve ergenlerin optimal nöral gelişimleri için gereklidir. Ayrıca gerçek zamanlı meydana gelen davranışlar kendilik organizasyonunu sağlar (Uran P, 2015).

Bebek/çocuğun duyu-motor entegrasyon ile çevre etkileşimi, belli bilişsel yetilerin gelişimi için kritik  öneme sahiptir. Piaget’e göre bilişsel gelişim dönemleri yaşamın ilk 2 yılında özellikle duyusal ve motor işlevlerden etkilenmektedir;

Son yıllarda egzersiz ve fiziksel aktivitenin fiziksel sağlık ve psikolojik refahın yanı sıra bilişsel performans, beyin yapısı ve işlevine olan etkileri odak noktasına girmiştir (Etnier, Nowell, Landers ve Sibley, 2006; Hillman, Erickson ve Kramer, 2008).

Fiziksel egzersizin nörogenez, sinaptogenez, anjiogenez ve nörotrofik faktörlere ilişkin değişiklikleri tetiklediği bildirilmektedir (Churchill 2002).

Fiziksel aktivitenin çocuk ve gençlerin başarılarında ve bilişsel işlevlerinde anlamlı ve olumlu artışlar sağladığı gösterilmiştir. Özellikle de dayanıklılık (aerobik) egzersizlerin etkisinin daha fazla olduğu bildirilmektedir (Fedewa ve arkadaşlarının 2011).

Fiziksel olarak aktif bir dönem geçiren çocukların akademik başarılarının %6 oranında arttığı, aktif bir dönem geçirmeyen kontrol grubundaki çocukların akademik başarılarının ise %1 oranında gerilediği gösterilmiştir (TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014).

Fiziksel Aktivite Ve Sporun Yararları

Nörogelişimsel ve Psikiyatrik Bozuklukların Yönetiminde Fiziksel Aktivite

Otizm, zihinsel yetersizlik, disleksi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi nörogelişimsel bozukluklar genetik ve epigenetik / çevresel bozulmalara bağlı anormal beyin gelişiminden kaynaklanır. Fiziksel ve psikososyal gelişimsel sürecin erken döneminde başlayan ve belirtileri sıklıkla çocuk okula başlamadan önce ortaya çıkan gelişimsel yetersizliklerin heterojen bir grubudur. Motor, dil, bilişsel, akademik, sosyal ve uğraş alanlarında çeşitli derecelerde bozulmalarla kendini gösterir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013).

Motor planlama, motor koordinasyon, ince motor beceriler ve kaba motor becerileri içeren çeşitli motor beceri eksiklikleri ve motor bozukluklar otizm spektrum bozukluğu, zihinsel yetersizlik, gelişimsel koordinasyon bozukluğu ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda yaygın olarak bildirilmiştir (Fournier ve ark., 2010; Ghaziuddin & Butler, 1998; Ghaziuddin ve ark., 1994; Gillberg, 1989; Green ve ark., 2002; Hauck & Dewey, 2001; Hughes, 1996; Manjiviona & Prior, 1995; Miyahara ve ark., 1997; Page & Boucher, 1998; Piek ve ark., 1999; Pitcher ve ark., 2003; Hartman, ve ark., 2010; Wuang, ve ark., 2008).

Fiziksel aktivite; otizm ve zihinsel yetersizliklerde maladaptif davranışların azalması, günlük yaşam becerilerin gelişimi, yürütücü işlevlerin gelişimi, sosyal becerilerin gelişimi ve özgüven gelişimini destekler.

Koruyucu ruh sağlığı anlamında sporun depresyon, kaygı bozukluğu, suç işleme, madde kullanımı gibi birçok duygu durum ve davranış bozukluklarında koruyucu olarak devreye sokulması gerektiği vurgulanmaktadır Spor; işbirliği, öz-disiplin, baş etme becerisi, yarışmacılık ve sporculuk ruhu, liderlik, öz-güven konularında çocuklara olumlu yönde etkiler sağlamaktadırAyrıca farkındalık, kendilik algısı, akran ilişkileri, sağlıklı akran rekabeti üzerinde sporun olumlu etkileri gözlenmektedir (Eppright 1997, Uran 1995, Stryer 1998).

Depresyonda fiziksel aktivite β-endorfin, serotonin, dopamin ve norepinefrinin salınımını arttırarak depresif belirtiler üzerinde olumlu etkiler göstermektedir.

Riskli davranışlar ve intihar davranışında baş etme yöntemi olarak, sosyal destek ve entegrasyonu sağlayarak, beden algısını olumlu yönde etkileyip yeterlilik, başarı ve özgüveni ve kendilik değerini artırarak değişen oranlarda etkin olduğu gösterilmiştir. (Eppright 1997, Uran 1995, Stryer 1998).

Bu nedenlerle, fiziksel aktivite yapma alışkanlığının temeli çocukluk çağında atılmalıdır.

Önerilen Aktiviteler

TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014’den derlenerek aktarılmıştır.

Yürüme öncesi

Yürüme dönemi

2-3 Yaş dönemi

3-4 yaş dönemi

4-5 Yaş Dönemi

5-11 yaş arasındaki çocuklar

12-18 yaş arasındaki çocuklar

Çocukluk çağında kulüp sporlarına katılım erken ve gününde doğan gençlerin ruhsal sağlığı ile ilişkilidir

Erken doğan bireylerin ruhsal sağlık problemleri yaşama riski yüksektir. Kulüp sporlarına katılmanın daha iyi ruh sağlığı ile ilişkili olduğunu bilinmesine rağmen bu ilişkinin erken doğan çocuklarda da görülüp görülmediği bilinmemektedir. Bu araştırma, Millennium Cohort çalışmasındaki 3, 5, 7, 11 ve 14 yaşlarındaki; gününde doğan (olgu sayısı=10368), geç-erken doğan (olgu sayısı=630) ve çok erken doğan (olgu sayısı=243) çocukların verilerini incelemiştir.

Ebeveynler ruhsal-davranışsal problemleri ve kulüp sporlarına katılımı değerlendiren ölçekleri doldurmuştur. Bu ölçeklerin boylamsal ilişkisi çoklu grup yapısal eşitlik modeli kullanılarak araştırılmıştır. Analizler yapılırken cinsiyet, annenin depresyonu, ebeveynlerin eğitimi, motor problemlerin sonuçlar üzerine etkisinde istatistiksel ayarlamalar yapılarak incelenmiştir. Çoklu grup yapısal eşitlik modeli; yaşıt ilişki problemleri, duygusal semptomlar, davranış problemleri ve hiperaktivite-dikkat eksikliğine sahip çocukların kulüp sporlarına katılımının daha düşük olduğunu göstermiştir. Kulüp sporlarına katılım süresinin artması ise duygusal semptomların ve yaşıtlarla ilişkilerdeki problemlerin azalmasıyla ilişkili bulunmuştur. Sonuçlar hem erken hem de gününde doğan çocuklar için benzer saptanmıştır.

Çocukların kulüp sporlarına katılması, akran ilişkisi ve duygusal sorunları ön görmektedir. Tüm çocuklarda kulüp sporunun teşvik edilmesi önerilmektedir.

Çeviren: Ali Deniz Köse, İZMİR Bilfen Fen Lisesi

Makaleye erişim: Spiegler J, El-Awad U, Baumann N, Lemola S, Wolke D. Participation in club sport in childhood is associated with mental health in preterm and term born adolescents. Eur Child Adolesc Psychiatry. 2024 . doi:10.1007/s00787-023-02365-8.

← Geri